24 Ağustos 2008 Pazar

Mutsuzluk


Bu postun zamanı gelmişti. Kişisel şeyleri ortalığa sermeyi sevmesem de içimi dökebildiğim tek yer burası olduğu için konseptin içine sıçıyorum evet.

Müzik ne kadar yara sarıcı olursa olsun bazı yaraları ameliyatlar bile iyileştirmiyor. Önümde kanlı canlı 4 sene sonraki halimi gördüm bu dönem ve onun neşesini, bütün bitikliğine rağmen kaybolmayan inancını görünce ne kadar saf olduğumuzu anladım. Bana hala keyif aldığın bir şeyler var, kimse okumasa da blog yazacak kadar inancın var, bende o da kalmadı dedi. 27 yaşındayım hayaller benim yaşım için oldukça geçkin dedi. Haklıydı, ben de 27 yaşımda kendime benzeyen birini gördüğüm zaman birisine bunu söyleyeceğim. Belki de olmak istediğim Kurt Cobain akibetini en azından bir şekilde paylaşırım. :) Bak hala neşem var.

Moralsizim, yitiğim, mutsuzum, hava çok sıcak, bütün bir yazımı yine kıçımı yırtarak yaz okuluna ayırdım ve 1 puan için orospu çocuğunun teki bütün emeğimi piç etti, karmaya inanarak koca 1 yıldır (geçen ağustosta yaptığım büyük hatadan beri) karıncayı bile incitmedim ama karşılığında umduğumun yarısını bile bulamadım, bulduğumu sandığım şeylerin de ne kadar kötü olduğunu gözlerim göremedi, teenager gibi ağlayıp sızlanıyorum, yardım edecek kimse yok, uyuyamıyorum, siktir olup gitmek istiyorum.

Tamam, tamam, en azından bu bloga haksızlık etmeyim. Burada bu yazıdan başka mutsuzluk istemiyorum. Ortalık bu kadar mutsuzluk doluyken burası da eksik kalsın. En azından saçlarım havalı. Ailem hiç olmadığı kadar destek görünüyor. İyi olacağım söz. 3 aydır umutsuzlukları düşünmemeyi başardım en azından buna devam edebilirim, gereksiz insanları da atarak bi temizlik yapabilirim. Evet. Devam.

Hiç yorum yok: