Gaia Polloni, 26 yaşında, İtalya'nın Como şehrinden sade bir kızdı. Şimdi ise Muse frontman'i Matthew Bellamy'nin sevgilisi.. Artık tutkulu bir aşk hikayesinin kahramanı, konserlerde geziyor, Concorde'larda uçuyor, Justin Timbarlake ve Eminem'le aynı masada oturuyor.
''Genelde konuşan taraf Matthew'dur'' diyor, ''Ama hiç kıskanç değil. Bana iyi şanslar diledi ve kıçımın magazinde fotoğrafı çıkarsa şikayet etmememi söyledi''.
İKİ SESSİZ TİP
- Dünyanın en ünlü rockstarlarından biriyle çıkıyorsun. Hayatın harika olmalı.
Ben öyle demezdim. Her gün sabah 6'da kalkıyorum, Milano'ya gitmek için bir saat trafikte mahsur kalıyorum ve işim bittiğinde bir saat de geri dönerken harcıyorum. Psikoloji alanında derece almaya çalışıyorum ve San Raffaele Hastanesi'nde bu konuda hastalarım üzerinde staj yapıyorum.
- Aşkınız nasıl başladı? Nasıl tanıştığınız hakkında çeşitli söylentiler var..
Bu Matthew'un suçu, her zaman başka bir şey uyduruyor. Gerçek şu, Milano'da bir arkadaşımla bir clubdaydım. Yürürken gözlerimiz birleşti ve sanki bir filmdeymiş gibi, bu an sonsuza kadar sürdü. Konuşmaya başladık, ya da onun gibi bişey, o zaman iyi İngilizce konuşamıyordum. Bir kaç ay sonra herşeyi bırakıp Londra'ya taşındım. Şimdi nisanda 6. yılımız olacak ve bir kaç ay önce nişanlandık.
- Bir kaç yıl sonra aynı hikaye ama bu sefer o sizin için herşeyi bırakmış. Bu doğru mu?
Çalışmalarımı bitirmek için İtalya'ya döndüm ve sürpriz bir şekilde o da benimle geldi. Matt sizi serbest bırakmayı seven birisi ve onun beni takip edeceğini hiç düşünmemiştim. Şimdi Como Gölü yakınlarında yaşıyoruz ama tam yerini sorma, gizliliğimiz çok önemli.
- Boş zamanlarınızı nasıl harcıyorsunuz? Partiden partiye herhalde, öyle tahmin ediyorum.
Aslında evde oturmayı seven insanlarız, Sky Tv'ye bağımlı bir şekilde. Bilimkurgu filmleri onun için, aşk filmleri benim için. Ve sonra ''Lost''. Matt diziye adeta bağımlı. Kıçımızı kaldırdığımız zaman dağlarda yürümeyi seviyoruz ya da tekneyle gezmeyi. Çok sportif bir insan ve artık ben de onun gibi bisikilete binmeyi ve balık tutmayı seviyorum.
- Gerçekten, hiç mi sosyal hayatınız yok?
Bazen Matt eve geldiğinde Japon restorantına gidiyoruz, Londra'dan Como Gölüne geldiğinde. O varken yemek yapmıyorum. Balık pişirmekte, fırında tavuk pişirmekte ve makarna yapmakta inanılmaz. Ama her zaman ehil bir hayatımız yok. Londra'dayken çok dolaşırdık, onun grubuyla ve diğer gruplarla. Jessica, Dom'un kız arkadaşı benim en iyi arkadaşım.
İTALYAN DÜĞÜNÜ
- Matthew mükemmel gibi duruyor. Defosu var mı hiç?
Çok alıngan. Genelde geceleri yazıyor ve beste yapıyor, ben uyandığımda bana fikrimi soruyor ama ona bir şeylerin yanlış olduğunu söylemekten kaçının. Her gün saçma şeyler yüzünden tartışıyoruz.
Mesela?
Çoraplarını her yerde bırakıyor ve sütü içtikten sonra buzdolabına asla koymuyor. Ve biraz İtalyanca bilmesini isterdim. Nerdeyse hiç konuşmuyor.
- Bir süre sonra evlilik?
Büyük beyaz bir gelinlikte, arkasına bir sürü teneke bağlanmış bir Cadillac'ta bir düğün hayal ediyorum. Ve çocuklarım olsun istiyorum, bir sürü. Üç tane diyeyim.
- Bir rockstarı elinde tutmak ve 6 sene geçirmek zor mu?
Popülarite, çılgın hayranlar, mesafe gibi şartlarla uzlaşmak zorundasınız. İlk zamanlar onu elimde tutamayacağımı düşündüm ve çok kıskançlık yaptım ve tartıştık. Hatta bir gün çantalarımı bile topladım. Şimdi daha rahatım, ona güvenmeyi öğrendim. Evimiz ikimizin resimleriyle kaplı.
- Hımm, en azından konserlerde sıraya girmiyorsunuz, para da vermiyorsunuz.
Çoğu zaman onun kişisel stilisti olarak takipteyim, son sefer Japonya'ya kadar gittim. Ve ben gelmezsem eve mutlaka bir hediyeyle dönüyor. Sonuncusu dişlerinden ışıklar çıkan ve gülümseyen bir bebekti: bir ''Stragatto'', Alice harikalar diyarındaki kedi, benim en sevdiğim hikaye. Kendisine de evin etrafında yürüyen bir robot almış.
Size hiç bir şarkı yazdı mı?
Bana hiç sölemedi ama bize ait olan bazı şarkılar var, Starlight gibi. (Milano konserinde ona ithaf etmiş) Çoğu şarkıyı başından itibaren görebiliyorum. Prova yaparken benden bas çalmamı istediğinde, ona sevdiğim İtalyan şarkıcıları yansıtmaya çalışıyorum. Campovolo'da Ligabue'yi ve Vinicio Capossela'yı izledik ki inanılmaz beğendi.
Cosmo
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder