9 Ocak 2009 Cuma

Find Our Way To Freedom

Tv açıktı geçen gün. Ülkemin kendini güzide sanan başbakanı konuşuyordu yine fütursuzca. Kiminle konuştuğunu anlatıyordu tek tek, çok büyük maharetmiş gibi. Kasıla kasıla, biraz önce İngiltere Dışişleri Bakanı'yla konuştum, ondan önce de Almanya Başbakanı'yla konuşmuştum diye telefon külliyatını anlatmaya başlayınca geri kalanını ABD Kaymakamı, Bosna Hersek Valisi, Mısır Patlağı, Cezayir Menekşesi olarak duyuyordum sanki, öyle manasız.

Ülkemin basiretsizliği başbakanıyla sınırlı kalsa içim yanmazdı. Hoş kendi kardeşleri, milleti polisin elinde işkenceye maruz kalırken Alexis'e ayaklanan Yunanistan kadar tepki gösteremeyen insanım Filistin'de hakemsiz ve zamansız bir boks karşılaşmasında Mike Tyson karşısında köşeye sıkışmış zavallı bir adamı oynayan Filistin Halkı için ne kadar tepki verirdi.

Konya'da hala test uçuşlarına devam eden İsrail savaş pilotlarını ülkenin tek muhalefeti olan mizah dergileri olmasa nereden öğrenecektik, basınımıza, muhalefet partilerimize soralım ne dersiniz? İktidara sormak bile istemiyorum. İncirlik'teki ABD üssünün içine tek adım atılamazken, işkence uçakları vızır vızır inip kalkarken, Irak işgalinin ana üslerinden biri olmanın utancı üzerimizden kalkmamışken kimin ne haddine bu hükümete soru sormak! Onlar gündemi kendileri yazıp oynuyorlar zaten şu an bu hengamede Ergenekon davasıyla. Türk hukukunu elinde kukla yapan iktidar, kendisini de büyük patronun kuklası olarak görmekten gayet mutlu.

Tanrı'nın dünya üzerinde elini eteğini çektiği günlerde uyumak istiyorum. Türk milletine ayak uydurup gözlerimi kapamak istiyorum yıllardır oturduğumuz Akdeniz Caddesi'nde. Pardon değiştirilmiş süper ismiyle, artık Abdullah Gabdulla Tukay Caddesi'nde. Türk, öğün, uyu, güven. Bir de şu linke göz at:

http://www.unikampus.net/forum/showthread.php?t=19853

this is the last breath i can spare
and i don’t care enough to say something evil
‘cause i’ve really had my fill

find our way to freedom

Hiç yorum yok: