Bu blog alemi bana iyi geldi açıkçası. Bugün araba radyosunda (Virgin Radio) çalan bütün şarkıları biliyordum ve bunu beni mutlu etti. Özellikle üniversitede 4. seneye kadar müzikten çok kopmuştum, takip edebildiğim sadece başarılı singlelar ve daha önceden takip ettiğim grupların albümleriydi. Bu insanın aynı şeyleri dinleme sıkıntısından öte ufkunu da açamaması demek oluyor bir yandan. O kayıp 4 yılda elektronik veya indie müziği daha fazla inceleyebilirdim, anında yakalayabilirdim bazı şeyleri. Yolun kıyısından dönmeme (hiç bir şeyin) farkında bile olmasa da sebep olan kişiye minnetimin farkındayım.
Bu kaçırdığım süreç sonrasında özellikle blogları kazarken (evet 'dig') yakaladığım en muhteşem şey Songs: Ohia. Her ne kadar kaçırdığım 2003-2007 (rip) yılları arasından daha önce yapılsa da efsanevi The Lioness albümleri, onu keşfetmem ancak böyle müziği severek yazan, öneren, listelerinin arasına sıkıştıran güzel insanların paylaşımcı tutumlarıyla gerçekleşebilirdi. Hani bugünlerde dönen mp3 paylaşımı yüzünden 2 milyon dolar ceza alan kadın var ya, canı sağolsun, birilerinin hayatını değiştirdiyse karma getirir koyar önüne.
Songs: Ohia'yı anlatmayacağım. Benim sözcüklerimin yeteceğini sanmıyorum. Lisede bir dostum 'Orhan Pamuk'u sevmiyorum, benim keşfetmekte olduğum hisleri bana anlatıp keyfimi kaçırıyor' demişti. Aşıksanız, kör aşıksanız, platonik aşıksanız, salak aşıksanız, mutsuz aşıksanız, arada bunalımın tadını bilen mutlu aşıksanız dinlemenizi öneriyorum sadece. İçeriği kendiniz keşfedin...
The Lioness indir
21 Haziran 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Coxcomb Red diye bir parça var o albümde. Mahvediyo her dinleyişimde. Başkasının da dinlediğini bilmek harika bişey Songs Ohia'yı..
"lioness" ne güzel şarkıdır, yada ne acıtan şarkıdır mı olmalı.. her neyse yine de harika...
Yorum Gönder