1 Eylül 2009 Salı

Ben, Kendim ve Mr X.

Yunan müzik sitesi Postwave.gr Chris Beylerle güzel bir röportaj yapmışlar. Kendi ağzımla çevireyim naçizane.

Iamx için Kingdom of Welcome Addiction nerede ve nedir?

Ait olduğum soğuk ve şehvetli Berlin'de. Iamx'in rahminden çıkma. Sıkıntının acıları ve ağrıları ferahladı. Ahlaksızlıklar, güvensizlikler ve aptallıklar iyileştirildi. Disney dünyası gibi ama içinde bol bol ruj, alaycılık, zeka ve muzırlık var.

Sizin için artık hangi bağımlılıklar hoş karşılanmıyor?

Zararlı olanlar. Bu kişisel değil kesinlikle. Birisi başka birinin ucubesidir, birinin ilacı diğerinin hastalığıdır. Sert uyuşturucular artık hayatımda değil. Yeni bir deneyime yakın değilim ama olumsuz şeylerin tekrarlanması da söz konusu değil. Çikolata ve şarap da şeytanlardan ama kabul edilebilir.

...Yeni albümü tek tek sormak istiyoruz. İlhamlar, kayıt süreci, şarkılar ne hakkında, vs. Baştan başlayalım. Nature Of Inviting.

İntrolar genelde zor olur çünkü dinleyiciyi albüme alıştırır. Albümün en farklı olanını başta koymayı severim. Burada beni cezbeden, bitiklik ve onun slow electronic funk'la bağlantısı idi, o yüzden seçtim. Melodik olarak tutuk, ritmin dikkati daha çok toplamasına çalıştım. Davullarda yırtındım biraz, genelde sesimle uyumlu değildir ve bu sayede gidişatın daha rahatsızlık verici olmasını sağladım. Vokal olarak, en dip sesimden yüksek falsettoya geçtim ve nakaratta sözlerin şizofrenliğine uygun olarak daha da dağıttım. Ben kendim ve Mr X.

Kingdom Of Welcome Addiction

Bu şarkının albümün en cesaret ve heyecan verici şarkısı olduğunu düşünüyorum. İspanyol Flamenkosu birden gaza getirici gitarlarla ve klavyelerle birleşip bir mücadeleyi anlatıyor. Görüntüler şöyle beynimde, matadorlar, krallar, terle ıslanmış havalı koyu saçlı kızlar. Dinamiklik ve narinlik aynı noktada birleşiyor.

Tear Garden
Şarkılar bazen saf şeytanlık ve içten ışığın birleşimi olmalıdır. Bana ilk geldiğinde tatlı ve ulaşılabilir gibi bir şarkı gibi görünmüştü. Çocuk şarkılarındaki gibi davullar ve şelale gibi akan piyanolar eklemeyi düşündüm. Bu havası sonradan oluştu. Vokalleri kemanlara, piyanoları baslara döndürdük.

Sözler duygusal, şiddetli ama inceden esprili. Bu bayağı bi görsel şarkı oldu, çok garip çünkü ilk akustik bir şarkı olarak başlamıştım. Müzik yapanlar uğraşmalı. Kolay veya sıradan olmaması için uğraşıyorum. Çalışınca karşılığı ve ödülü geliyor. Bunun en güzel örneği bu.

My Secret Friend

Bunu albümün bitmesine çok az kala yazdım. Sonradan aklıma gelen bir düşünceydi. Her zaman bir düet yapmak istemiştim ve sonunda o şarkıyı buldum. Imogen arkadaşımdır, nasıl olduysa şarkının ilk verse'unu yazdığım zaman aklıma hemen o geldi. Aklımda psikopatça yaşanan bir akıl oyunu ilişkisi kurdum, neden bilmem erkek ve kız kardeşler arasında. Birbirleriyle oynayan, ihtiyaç duyan ve zarar veren. Kaba bir versiyonunu ona gönderdim, üzerine ikinci verse'u ve şans eseri bir melodiyi daha yazdı. Orkestrasyonu ve akor düzeni çok basit, o yüzden dikkat çeken kısmı hep performansı oluyor, özellikle seksi basları.

An I For An I

Bu yeni bir kapı. Bence bu Iamx'in bilinçaltında yatan politizmi yansıtıyor. Genelde dünya üzerinde gördüklerime karşı çok tepkili değilim, onu yaratan para hükmü altına girmiş zavallı insanlara da. Her yerdeler, her gün karşı karşıyayım. Bu fonksiyonel olmayan elektronik yol negatif enerjime ulaşmak için beni odaklandırdı, ya da akışıma bıraktı, nasıl demek isterseniz. Cızırtılı gitarlar, yanlış notalar, sert davullar. Size ve dünyaya sokayım. İstekli ruhlara ve beyaz yalanlara karşı intikam.

I Am Terrified

Kusurları açığa çıkaran, toy bir terapi baladı. En basit olmaya çalıştıklarımdan biri. Phil Spector, Suicide'la tanışıyor gibi bir his. Yumuşak ve hoş karşılayıcı başlıyor, yavaşça çıldıran orkestral bir canavara dönüşüyor. Yaylılar, üflemeliler, tüm gerçek olay burada Berlin'de The Unfall Orchestra tarafından kaydedildi. Geri kalanı, olağan bir şekilde ben kaydettim.

Think Of England

Berlin içimdeki ve etrafımdaki herşeyi yeniden yapılandırmamı sağladı. Geriye adım atıp durdum ve kendime bir baktım. Aşklarım, endişelerim, bunalımlarım. Berlin'deki özgürlük benim işime odaklanmamı sağladı. Özgüven ve cesaret samimiyetle Londra'da bulabildiğim şeyler değildi. Beni kimin sevdiğini umursamamamı ve ne kadar para kazandığımı düşünmememi sağlıyor, işin ironik tarafı şimdi İngiltere'de yaşadığımda elde ettiğimden daha başarılı bir süreçteyim. Beni o ülke yarattı ama bozdu da. Berlin bir kısmımı düzeltti. Eski evimi her zaman seveceğim ama orası tekrar inşa edilir, yakılır ve üzerine bir cehennem kurulursa. Bu şarkı her zamankinden farklı olarak rock orkestrasyonuyla yazıldı. Tabii sözlerde biraz oyun var. Google'layın derim.

The Stupid, The Proud

Geçen yıl boyunca beynim din hakkında oldukça dikenli bir haldeydi. Sözlerde bu tad var. Müzik olarak çıplak olmasını istedim, ilk yazdığım gibi. Prodüksiyondan ve ses mühendisliğinden oldukça zevk aldım albümde ama bu şarkının akustik olması gerektiğini hissettim. Çok duygusal nevrotik Johnny Cash şarkısı gibi biraz. Hipnotize edici ve merhametsiz. Bu aralar benim favorim çünkü gürültülü davul ve distortion duymaktan yoruldum.

You Can Be Happy

Bu şarkıda da Unfall kullanıldı. Uçucu bir yaylı orkestrasıyla kısık sesli kadın vokal marşını karıştırmak istedim. Gruptan Janine'in sesini kullandık. Onun kısmı, 'It's a cruel world for small things but with lies and luxuries, in the in-between, you can be happy'. Annem benim başkalarının acılarını anlayabilmemi sağlamış biliyorum. Bazen karşımdakinin hissettikleriyle aynı hissettiğim düşüncesiyle heyecanlanıyorum. Özellikle umutsuz ve kırılganken. Her zaman bunun üstesinden gelmek ve mutluluğa sahip olmak için bir savaş var. Belki bu da benim felsefemdir. Çoğu zaman uyanmam gerekiyor. Şarkıyı bilerek yüksek tempolu ve acı-tatlı bir havada yaptım ki bana bunları hatırlatsın.

The Great Shipwreck Of Life

Bence başlık herşeyi açıklıyor. İlhamım burada Fellini'den geliyor. Onun acımasız güzel gerçekçiliğine bayılıyorum. Klasik bir trajikomik film yapımcısı. Hayatın tüm iniş ve çıkışlarını tüm renkleriyle, coşkusuyla ve korkunçluğuyla anlatıyor. Aklımda bütün bunlar varken melodisini yazdım. Bas ve davulun işbirliğinde baştan sona oyuncu bir şekilde geçiyor. Verse'leri 3 yıl önce, nakaratı 3 hafta önce yazdım. Onun gibi yazabileceğimi düşünmedim. Görüşümü basite indirgedim ve herkesin bağ kurabileceği bir şekilde yazdım. Başarısız.

Running

Her albüm belli bir zaman periyodunun bir fotoğrafı. Günlükteki bir kaç satır. Yaratıcılık bir saat gibi, düdüğüyle bir bekçi gibi geliyor ve sonu yok. Onu cd'ye yazmak bir süreç. Her zaman kendi kuyruğumu kovalıyor gibi hissediyorum. Bilinmeyenden kaçıyor ve sonra kovalıyorum. Ateist olmama rağmen ilahileri severim. Noel'de ne olduğundan hoşlanmam ama Noel ilahilerini severim. Albümü bana adanmış bir ilahiyle bitirdim, tekerlek üzerinde bir fare. Sarhoş, yarım elektronik tekrarlar kilise piyanosu altına saklanıyorlar ve diyorlar ki - bunun devamı var.

Röportaj: Kostas Brellas

Hiç yorum yok: